hayata anlam yüklemeye çalışırken yorulan ve hastalanan karakterin yavaş yavaş hayallerinin hızına ayak uyduramaz olur. en büyük yükün de budur zaten. ondan kurtulmaya çalışacaksın. belli bir miktar hatta hakkını yemek istemem zaman zaman onun adını bile unutacaksın. ne kadar ölen yanın varsa hepsini birer birer gömeceksin. yaşayan tarafların çoğaldıkça ve yeni aklını organize etmeye başladıkça ismin de değişecek. sen doğarken senden habersiz konulan ismin değişecek. benim adım ringo'ymuş meğer. bana sorarsan bu isim yıllar boyunca hep dilimin ucundaydı aslında. ama tam söyleyemiyordum. daha da değişecek belki bu isim. yani aslına bakarsan onun bile bir kanunu varmış. adın bile değişebilirmiş meğer. öyle ya değişimden muaf tek birşey söyleyebilir misin. bu şekilde berrak düşünmenin kurallarını çözüyorsun. yani yavaş yavaş kontrolün artık ringo'da olduğunu görüyorsun. ilk ismini sadece resmi bir takım kağıtların üzerinde görüyorsun. eski bir tanıdık gibi.
o eski tanıdıkla konuşursun arada bir. hep aynı mesajı verecek sana; bırak bu işleri, saçmalama, seni mi buldu yani böyle bir hikaye, inanılmaz gelmiyor mu sana da, boşversene, çok hayalcisin, ya da deli... işte sınır burası sevgili dostum. eğer bu yazıyı hala okumaya devam ediyorsan kesinlikle buna ihtiyacın var demektir. ben söylemiş olayım. neye ihtiyacın var. işte şu söyleyeceklerime. öncelikle şunu bilmelisin ki tarihte böyle birşey ilk kez senin başına gelmiyor. başka birilerinin de başına geldi zaman zaman. başka birileri de böylesine devasa değişimlerin tam orta yerinde geldiler yeryüzüne. bir çağ açılıp başka bir çağ başlarken olup biten ne varsa hepsini gördüler, yaşadılar. yeni bir çağa girildiğini en önce anlayanlar bunu ilan edip anlattılar hep. yeni çağın istediği karakter her kimdeyse o çağın toplumunu onlar kurdular. bunların diğerlerinden sadece ama sadece bir farkı vardı. insanlığın biriktirdiği en son bilgiye yakınlık ya da uzaklık farkı. işte bu yeni çağın gelişini ilk farkedenler bu bilgiye en yakın insanlar olmuş hep. en yakın olmakla kalmamışlar bu en son bilgiye en iyi uyumu da yapmışlar aynı zamanda. son elli bin yıldır da bunu yapmışız.
işte bu ellibin yıldır olup biten herşeyin kısa özeti sana. insan denen canlı türü, son elli bin yıldır toplum biçimini değiştiriyor. bir toplumu kuruyor geliştiriyor ve sonra o toplumun içinde başka ve yeni bir toplum beliriyor. işte bu yeni toplum kurma ihtiyacını aynı zamanı yaşayan insanların hepsi aynı anda hissetmiyor. bazıları daha önceden görüyor bunu. insanlığın o güne kadar yaşadığı hikayeyi en doğru anlayanlardır bunlar. şimde de öyle oluyor. daha doğrusu olan budur. yani senin başına gelen her ne ise aynısı elli bin yıldır birçok insanın başına geldi. ama başka biçimlerde ve özlerde... yani kendini bu konuda yalnız hissetme. onlarda önce inanamadılar. en büyük peygamberlerin bile tereddütü oldu. hatta şeytan ayetleri karıştı aralara ama şeytanı aradan çıkarmayı bildiler. geceler boyu kan ter içinde uyandılar. bir türlü inanamadılar ama hepimizin bildiği gibi birçok peygamberimiz oldu. yani bundan kaçış yok. yani birileri tarihte her zaman terlemiş. adına her ne dersen de alnındaki damlacıkları görür gibiyim.
o eski tanıdıkla konuşursun arada bir. hep aynı mesajı verecek sana; bırak bu işleri, saçmalama, seni mi buldu yani böyle bir hikaye, inanılmaz gelmiyor mu sana da, boşversene, çok hayalcisin, ya da deli... işte sınır burası sevgili dostum. eğer bu yazıyı hala okumaya devam ediyorsan kesinlikle buna ihtiyacın var demektir. ben söylemiş olayım. neye ihtiyacın var. işte şu söyleyeceklerime. öncelikle şunu bilmelisin ki tarihte böyle birşey ilk kez senin başına gelmiyor. başka birilerinin de başına geldi zaman zaman. başka birileri de böylesine devasa değişimlerin tam orta yerinde geldiler yeryüzüne. bir çağ açılıp başka bir çağ başlarken olup biten ne varsa hepsini gördüler, yaşadılar. yeni bir çağa girildiğini en önce anlayanlar bunu ilan edip anlattılar hep. yeni çağın istediği karakter her kimdeyse o çağın toplumunu onlar kurdular. bunların diğerlerinden sadece ama sadece bir farkı vardı. insanlığın biriktirdiği en son bilgiye yakınlık ya da uzaklık farkı. işte bu yeni çağın gelişini ilk farkedenler bu bilgiye en yakın insanlar olmuş hep. en yakın olmakla kalmamışlar bu en son bilgiye en iyi uyumu da yapmışlar aynı zamanda. son elli bin yıldır da bunu yapmışız.
işte bu ellibin yıldır olup biten herşeyin kısa özeti sana. insan denen canlı türü, son elli bin yıldır toplum biçimini değiştiriyor. bir toplumu kuruyor geliştiriyor ve sonra o toplumun içinde başka ve yeni bir toplum beliriyor. işte bu yeni toplum kurma ihtiyacını aynı zamanı yaşayan insanların hepsi aynı anda hissetmiyor. bazıları daha önceden görüyor bunu. insanlığın o güne kadar yaşadığı hikayeyi en doğru anlayanlardır bunlar. şimde de öyle oluyor. daha doğrusu olan budur. yani senin başına gelen her ne ise aynısı elli bin yıldır birçok insanın başına geldi. ama başka biçimlerde ve özlerde... yani kendini bu konuda yalnız hissetme. onlarda önce inanamadılar. en büyük peygamberlerin bile tereddütü oldu. hatta şeytan ayetleri karıştı aralara ama şeytanı aradan çıkarmayı bildiler. geceler boyu kan ter içinde uyandılar. bir türlü inanamadılar ama hepimizin bildiği gibi birçok peygamberimiz oldu. yani bundan kaçış yok. yani birileri tarihte her zaman terlemiş. adına her ne dersen de alnındaki damlacıkları görür gibiyim.
ama senin terlemen artık başka türlü olacak. bunun çok net işaretleri var. senin terin daha bir keyfle akacak desem yeridir. çünkü insanlık yaşadığı belki de en saçma sapan zamanları geride bırakıyor. ve bu seninle olacak. ister inan ister inanma. buna inanma konusunda birçok kereler tereddütler yaşayacaksın. ve dostum inan bana o tereddütlerinden ne kadar erken kurtulursan senin için o kadar iyi olur. çünkü bunu sen seçmedin, dikkat edersen ayağına kadar geldi ve hala buradasın. işte bunu diyorum eğer hala bu yazıdaysan demek ki bu yazı tam sana göre. işte bunu diyorum. ben sana ulaştığımda niçin neden sana ulaştım konusu bizim için eskiyor artık. yani bunu biliyoruz ve doğrudan konuya giriyoruz hep. o zaman ben de şimdi aynı şeyi yapıyorum ve doğrudan konuya giriyorum.
evet dostum buna inan ya da inanma öyle bir hikayenin tam orta yerindesin ki inanamamakta çok haklısın. ama seni buldu işte, herşey bunu söylemiyor mu. öncelikle kendindeki değişime bakmalısın. adın bile değişmedi mi. bakışın, duruşun, beynin hatta bedenin bile değişmedi mi. değiştiğini görüyorsun. ve içinde yaşadığın dünyaya artık aynı bakmıyorsun. senin için herşeyin anlamı başkalaştı. bildiğin herşey değişti. kendini, hayatı, insanları ve gidişatı doğru anlıyorsun. ve senden öncekiler gibi eski toplumun içinde yepyeni bir toplum yaratıyorsun. ama senden öncekilerden tamamen farklı. daha öncekilere hiç benzemiyor bu. ama olan şey aynı, toplum biçimi değişiyor yine. ama daha öncekiler gibi savaşla ya da devrimle filan değil. buna ikna olarak, anlayarak, bilerek. işte sen bunu ilk bilen ve yapanlardansın. ilk insanlar gibi, ilk kabileler gibi, ilk kapitalistler gibi, ilk müslümanlar gibi, ya da ilk marksistler gibi. senin farkın şu ki hepsinin bilgisi var sende. yani senin yanlış yapmak gibi bir mazeretin olamaz. ne kadar kaçarsan kaç bu gerçeğe çıkacak tüm samimi yorumların. yani sentez bilgiyle düşündüğünde hep aynı sonuca varacaksın. bu canını sıkmasın sakın.
öyle bir çağa giriyoruz ki artık orijinal olmayan hiçbir insanla buluşamayacaksın ve işte bu orijinal insanlardan biri de sensin. kendi farkını anlamanla birlikte olup biten herşey senden yana olacak. senden önce yeni toplumların kurulmasına önayak olanlardan başka bir farkın da şu olacak, senin yöntemlerin o kadar yeni ve çözümcü olacak ki taklit edilmesi bir tarafa anlaşılması için bile uzunca bir çaba gerektirecek. çünkü ne gariptir ki tarihin bir nevi tersine döndürülmesi gereken bir yerindesin şu anda. yedibin yıllık sınıflı toplumun sonundayız ve buradan çıkış seninle olacak. bunu bir an önce kavrasan iyi olur dostum. bunu kavrama konusunda ben de bayağı bir takıldım kaldım. uzun bir süre buna inanamadım. öyle ya ben kimdim ki. ama öyle değil dostum, yaşadıkça göreceksin. bu konuda yazarak sana birşey anlatmam neredeyse imkansız. o yüzden bunu en iyi yaşarken anlayacaksın ve o zaman bu satırlar belki anlam kazanacak. bunu bilerek yazıyorum sana.
bunu kavradıkça başka ve yeni bir çevrime gireceksin. hemen eski toplumla arandaki tüm bağları birer birer elden geçireceksin. hepsini çözüp onlardan kurtulmak için ne gerekiyorsa yapacaksın. bunları bir an önce yapsan iyi olur dostum. birer birer çözdükçe kendine ait bir hayat için gereken gücü de topluyorsun demektir. işte bu gücü takip etmelisin. belki de senin en iyi kılavuzun o'dur, yani kişisel erkin.
önünde açılan büyük yolun sahiciliğini anladıkça ne kadar şanslı olduğunu da anlıyorsun. bir süre sonra senin gibilerle konuşmaya, anlaşmaya ve yaşamaya başlayacaksın. eski toplumun tam içinde ama ona hiç benzemeyen bir hayatın olacak yavaş yavaş. gitgide bu ''yeni hayatının'' hayatından başka bir şeyin ilgini çekmediğini farkedeceksin.
kendi farkını anladığında belli bir süre bunun keyfini sürmek isteyeceksin. sürebilirsin tabi, ama bana sorarsan oralarda fazla oyalanma. keyfini zaten sürüyorsun. orada oyalanma çünkü artık seni oradan senden başkası çıkaramaz. yani tüm bilgi sana kadar gelmiş ve sen bunu farketmişken içinde bulunduğun durumdan çıkmana yardımcı olamıyorsa zaten o bilgide bir sakatlık vardır. o yüzden aynı çevrimi yaşamış biri olarak diyorum ki, evet olayın keyfini sür tabi, ama keyfini süreyim derken asıl yapman gereken şeyi erteleme. hoş ertelemenin bir faydası olmayacak. ne kadar ertelersen ertele bu konuda ve her konuda artık tek rehberin kendi içindeki ses olacak. o ses seni tanımadığın dostlarına götürecek, görmediğin yerlere, bilmediğin dillere, tanımadığın denizlere ve daha kim bilir nasıl bir hayata. emin ol güzel bir hayat bu. tabi büyüklük hissinden kurtulup, büyük akışı samimiyetle okuyabilirsen. akışı okumak ise artık bir hiç, bunu göreceksin. önemli olan akışa uyum yapmak, bunu da göreceksin.
bir süre tüm bunların bünyendeki seyrini izleyeceksin. bu tür şeyler uzunca bir süre ilgini çekebilir. kendindeki garip değişimleri izlemekle zamanını geçirebilir ve bunun gevezeliğini yapabilirsin. bu gevezeliğin bir sınırı da yoktur. tanımadığın birine bile anlatabilirsin. ama bir süre sonra bunlardan sıkılacaksın. akışı ne kadar güzel okuduğunla övünmeyi bıraktığın an akışla bir olmanın da kapıları önünde açılacak. o kapıyı sen açacaksın. burası senin yeni başlangıcın olacak ve bu daha başlangıç.
sınıflı toplum hayatıyla bağlarını birer birer kopardıkça yeni hayatının organizasyonu ile daha sahici olarak ilgileneceksin. bunu ilk hissettiğinde çeşitli planlar grogramlar filan yapacaksın. ama hepsi çöpe gidecek. planlardan oluşmuş devasa çöp yığınları ayaklarına dolandığında anlayacaksın ki asıl plan sensin. büyük akışı anladığında, akışla neyin uyumlu olup olmayacağını kendiliğinden karara bağlayacaksın. ve öyle davranacaksın. eski toplumun özgürlük diye paketlediği şey gibi ama hiç alakası yok, senin de bildiğin gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder