Taksim'de başlayıp tüm ülkeye
yayılan eylemler, kişi erkinin tarih sahnesine çıkışının
belirtilerini taşıyor. ''Yaşam biçimlerine müdahale istemiyor
insanlar'' sözü ile gerçekte anlatılmak istenen, her bireyin
benzersiz varlığını hiçbir sosyal baskı olmaksızın sürdürme
isteğidir. Yeni kuşaklar ve kadınlar içine girdiğimiz İNSANLAŞMA
ÇAĞINDA üzerinde hiçbir sosyal baskı istemiyor.Bu yeni çağ tüm dünyayı tek piyasa haline getiren küreselleşme çağı ile açılmıştır ve dikkat edilirse alanlardaki gençlerin doğum tarihine denk gelir.
Sınıflı toplumun sürpriz olarak
gördüğü ancak bize göre aşikar bir gelişmedir olup bitenler ve
burada kalmayacaktır.
Buraya nasıl gelindiğine kısaca bakalım. İnsan ve ona dair herşey doğadan çıkıp gelmiştir. Büyük tarihsel devirlerle
İlkel toplum çevrimini,
Antik toplum çevrimini,
Modern kapitalist toplum çevrimini yaşamıştır
Şimdi ise sınıflı toplumun son durağı olan Kişi Çevrimi yaşamaya devam ediyor. Tüm bu çevrimlerin kökeni ise doğal çevrimdir. Hepsi doğadan çevrimleşerek günümüze kadar gelmiştir ve daha ötesi de vardır. İnsanoğlu her çevrimden çeşitli miraslar devralarak yoluna devam eder. Bu yol insanlaşma yoludur. İşte alanlardaki yeni kuşaklar tüm bu bilgiyi sezdikleri içindir ki her çevrimden insanlığa kalan mirasına saygı duyuyorlar. Çünkü her biri kendi içinde bu çevrimleri yaşamıştır, yaşamaktadır. Ancak insan tüm bu eski çevrimleri aşarak yoluna devam edebilecektir. İnsan beyni öyle var olmuştur. O yüzden insan beyni tüm çevrimlerin küçük bir özetidir ve ilerlemek üzere kurulmuştur. Her bireyin beyninde doğal ve toplumsal çevrimlerin etkisi ile kurulmuş bir tür bilinç yayı vardır. İşte günümüzde özellikle 1990 ve sonrası doğumluların bu bilinç yayı son yirmi yıldır daha fazla insanlaşmak üzere kuruluyordu. Küreselleşme ile biriken bu süreç sınıflı toplum için sürpriz olabilir tabi, ancak bizce ayan beyan bir gelişmeydi ve erken bir doğumla eski tarz eylemlerle ortaya çıkmış oldu.
Artık insan için yaşamak demek etnik, dinsel, sınıfsal hiçbir otorite olmadan KİŞİ ERKİ dediğimiz kendi gücünü, varlığını, yeteneklerini ortaya koyabileceği İNSANLAŞMA ÇAĞI ile olacaktır. YENİ KUŞAĞIN YOLU İNSANLAŞMA YOLUDUR.
Yeni kuşaklar tarihe belli zamanlarda ağırlıklarını koyarlar. Tarihin tıkandığı dönemlerdir bu dönemler. Sınıflı toplum, tüm tantanasına rağmen tıkanmış ve ölüyor aslında. Para sistemi ruhen, moral olarak ölmüştür. Maddesinin yaşadığına aldanılmasın. Ölmüştür. Ancak siyasetiyle, medyasıyla, parasıyla, üretimiyle, tüketimiyle bir leş gibi ortada yatıyor. Tarihin ilerlemeye devam edeceği yer ise burasıdır. Neden burası ? Çünkü her doğal ve toplumsal çevrim benzetme yapmak gerekirse tam bıçak sırtı denilen yerden start alırlar. Türkiye de böyledir. Tüm geri kalmış ülkelerin en ilerisidir ve tüm ilerik kapitalist ülkelerin en gerisidir. Yani tam ordadadır. İlerilerin en gerisi, gerilerin en ilerisidir. Eğer Taksim'den tüm yeryüzüne bakarsanız tüm doğu'yü görebileceğiniz gibi, tüm batı'yı da görebilirsiniz. Ancak bir Kahire'den ya da bir Londra'dan bakarsanız tüm yeryüzünde olup bitenleri tam anlayamazsınız, yanılırsınız. Dikkat edilirse buralardan eylemin tam olarak kavrandığına dair sinyal alamıyoruz. Ancak çok çok uzmanlaşmış bir iki yer kavrayabiliyor.
İnsanlaşma kuşağı dediğimiz bu
kuşak her ne kadar eski tarz eylemlerle ortaya çıkmış olsa da
gerçekte istediği sadece YAŞAMAKTIR. Üzerinde, para, devlet,
ideoloji, parti, siyaset, aile, eğitim, askerlik, dinsel, cinsel
hiçbir baskı olmaksızın yaşamak istiyor. Ötesi yalandır ve
kuru laftır. Şimdilik bunu yapabilecek bilgi, birikim, deneyimden
yoksun olsa da sınıflı toplumun bu cenderesinden kurtulacak yeni
yaşam biçimlerini çok geçmeden bulabilir, yaşayabilir. Bunu
yapabilecek durumdadır, çünkü tüm tarihin bilgisi aslında
elinin altındadır ya da hemen civarındadır. Aslında kendi
içindedir, ancak bunu anlayabilmesi zaman alacaktır. Bunu
keşfettiğinde ise artık eski tip eylem protesto vb yapmak yerine
kişi erkini ortaya çıkarmış olarak YENİ BİR TOPLUMSALLIK
YARATACAKTIR. İşte önemli olan da budur. tüm bu eylemlerden en
sonunda bu ders alınacaktır ve yeni kuşaklar daha önce bu yolu
açmak üzere yola çıkmış kardeşleriyle buluşmanın bir yolunu
bulacaklardır. Çünkü arayan bulur.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder