26 Temmuz 2017

Bütüncül Manifesto

        
             Sinema, bizde ve dünyada bu haliyle devem edemez ve edemiyor. O yüzden sinemayı ve ona ait her şeyi yeniden kurmalıyız.
              Sinemayı yaratan kendini ifade ediş, varoluş, sanat gibi itici alaşımları kayboldu. Son yıllarda ise sırtını teknikle ilerleyen, yeni söz söylemeyen efekt yığınından ibaret bir sektör durumuna geldi. Kendi içinde evrilse bile hayatımıza girdiği haliyle, yani düz çizgisel haliyle devam etmeye çalışıyor, edemez.
             Sinema tarihinde, akımlar, manifestolar hepsi olağan bir gelişimin parçası olarak var olageldiler. Yanlışlar dahil, tüm çabaların hakkını teslim etmeliyiz.
             Yüz yıllık sinema tarihinden hayatla sanat arasındaki gerilimden olumlu yönde beslenen bir sinema çıkmadı. Birbirini yönlendiren, tüketen ve nihayetinde kopuşa götürdü yapılan sinema. Hayatı ve sanatı tarihin hiç bir döneminde bu kadar birbirine öteki, birbirine düşman görmemiştik. Sanatçıyla hayatın ayrı duruşları, duşumları da bunun somut göstergesi.
             Sinema, izleyen ve izlenen ikiliğini zamanla kurumsallaştırdı. Son yıllarda uzun vadeli, kirli, derin planların insanlara yavaş yavaş enjekte edilmesinin tetikçiliğini yapan zihin oyunlarının bir aparatı olup çıktı.  Arada bir çıkan gerçek filmlerse izleyen ve izlenen ikiliğini bir an için de olsa ortadan kaldırmayı başaran, duygu, anlam yaratabilen filmler oluyor.
             Mevcut sinemada efektler ve teknikten başka ne yeni bir konu, ne de konuya yeni bir yaklaşım bulunmaz. Burada ve dünyada sinemada tekrardan kurtulmak için, hayatı en derin kökleriyle okumaktan başka yol yoktur. Bu okuma elbette eski bakışaçılarıyla yapılamaz. O yüzden yeni filmler yapmanın yolu da yeni bir bakışaçısına sahip olmaktan geçer. Eski yaklaşımların tükendiği bir noktada, hayatı kavrayan bakışaçısının yoksunluğu sinema yolunun üzerinde bir kaya gibi duruyor. Bu kayanın üzerinden atlayarak sinema yapılamaz artık. Bu gerçek dolanarak yapılan simema ise sadece teknikle yolunu bulmaya çalışır. Fakat tekniğin gözleri kamaştıran ilk etkisi geçtiğinde yeniden o kayanın başına dönülür, Sisifos’taki gibi.
              Arkasını, para ve tekniğin sınırsız  gücüne yaslayan sinema ölmüştür. Sinemayı ses, ışık, görüntü balonlarından ibaret eğlencelik lunapark sosyalleşmesi düzeyine indirgemeye çalışan bir sektör ve yeni arayışlar yan yana bugün.  Fakat insan algısı tekniğin büyüsünü belli oranda tolere edebilecek düzeydedir artık. Altındaki anlamı görmediği bir sinemaya da pek ilgi göstermiyor. Geçmişe göre bugün teknik açıdan genel olarak iyi durumda olduğumuzun farkında olmalıyız. Artık hemen herkeste video çeken aletler var ve bu herkesin film yapmasının önünü açar. Teknik  açıdan gelinen düzey hem sektörde, hem de insanların geneli açısından sevindirici bir düzeydir. Bununla birlikte yürüyen bir içerikten bahsetmek ise elbette mümkün değil, çünkü içeriğin kaynağı kurumuştur.
                 Nerede yanlış yapıldığı anlaşılmazsa kısır döngü devam eder. Bugün temel problem hayatı ve insanı derinden kavrayan bakışaçısının olmamasıdır. Bakışaçısı yoksa teknik, para, kurgu, oyunculuk, dekor, mekan bunların hiçbiri sinemayı kurtarmaz. O yüzden doğa ve insan hayatına dair yeni bir bakışınız, yorumunuz yoksa, kör tesadüflere, ilginç fikirlere kalır yeni bir film yapmak. Geçmişe baktığımızda iyi filmlerin tüm bu özellikleri bir araya getiren sinemacılar tarafından yapıldığını görürüz. İyi filmin buradan çıktığını genellikle bilmeden, bir kez göz doldurucu bir başarıya ulaşırlar, ancak devamı gelmez. Ağacı kesip bir masa yapmaya benzer, masa güzel olabilir fakat ağaç yoktur.
               Sinema, insanlığın yürüdüğü ana yoldan ayrılamaz. Çünkü sinema, doğa ve insan hayatının yorumlanmasıdır.  Bugün dünyada sinemanın tıkanmasıyla genel olarak toplumların yaşadığı tıkanmanın arasındaki bağlantılar, insanlığın genel kriz haliyle sinemanın yaşadığı krizin bağlantısını kurmadan sinema yapılamaz. Hayatın ve insanın buraya nasıl geldiği, bugün içinde bulunduğu durum, yaşadığı bunalım ve çözümüne dair bir yorumunuz yoksa yaptığınız şey sektörde piyasa malı olur. Tabi söktörün mal bilincine uygunsa.
Sinema, doğa ve insan hayatının okunması üzerine inşa edilebilir. Eğer eskiyi aşan bir bakışa sahipseniz değirmenin suyunu buldunuz demektir. Ancak suyu her daim temiz tutmalı, akışına izin vermeli, donmasına ya da para, pul, şan, şöhretle buharlaşmasına izin vermemeli. Öğütülen buğday, yulaf veya başka bir şey, işte o sinemanın konusudur. Hayatın tümlüğünden alıp değirmende öğütmeli ve pişirilmeli. İşte tüm bu süreç sinema kurgusuna benzetilebilir. Bakışaçısı, konu, kurgu ve teknik unsurların hepsi birbirine eş değerde olmasına rağmen ana halka bakışaçısıdır. Bakış açısına bilimsel, bütüncül bir teori olarak sahip olmak demek ise hemen tüm konuların bu bakışla işlenebileceği anlamına geliyor. İnsanın temas halinde olduğu her konu böyle bir bakış açısı ile ele alınabilir. 11 Eylül, cam fanuslar, Kafka ya da şenlenmek her şey bambaşka bir anlama bürünür. Ya da binlerce kez işlenmiş aşk bile böyle bir gözle yepyeni anlamlara bürünür.
                 Yeni nesil sinemacılar bakış açısında derinleştikçe geleceğin sineması yakınlaşabilir. Demek ki sinema değirmeninin suyu buradan geldiğine göre öncelikle bakış açısında derinleşmeli, konu geliştirmey ve kurgusal derinliğe yönelmeli. Konuyu seçen bakış açısıdır. Bakış açısı yeterli olmayınca konu da, kurgu da dolayısı ile anlam da gücünü yitirir ya da hiç oluşmaz. Böylece elinizde sadece teknik kalır, yani kamera ya da tripot. Bakışaçısı, konu, kurgu ve teknik unsurları ana hatlarıyla kavramadan sinema yapmak, değirmende ip atlamak gibi olur. Göz gözü görmez olur, göz gözü görmeyince de değil sinema hiç bir şey olmaz.
                  Bir film yapmak, en temelde hayatın akışından bir parça göstermektektir. O parçanın daha derinden kavrayışı ile birlikte yeni senaryo, film ve sinema gelir. Bu kavrayış bütünsel bilgiyle içiçe geçtikçe senaryolar da netleşmeye başlar. Önce parçalı bulutlu ne olduğu belli olmayan sahneler şeklinde belirir.  Yoğunlaşma üst düzeye ulaşıp kalite atlayınca bu sahneler kendi ait oldukları örüntüye kavuşur ve yeni senaryo böyle ortaya çıkar. O yüzden hayata ve olaylara yeni bir gözle bakmadan yeni bir senayro ya da film yapılamayacağına göre bakışaçısına hakim olmak burada kilit kavram oluyor. İnsan algısı, daha en başından göstermeye niyetlendiğimiz parçanın kendi başına anlattığı ile ait olduğu bütüne dair anlattıkları arasında bir bağlam oluşturur. Sinema üzerine kafa yorarken insanın temel kurulumu bu nedenle hiç akıldan çıkarmamalı. Örneğin bir oyuncu rolüne çalışırken filmde hiç geçmese bile oynadığı karakterin burcuna kadar bilmesini isteriz. Yani ait olduğu evrensel bütünlüğün yerli yerinde olmasını bekleriz. Aslında istenen şey oyuncunun parça ve bütün arasındaki bağlamların farkındalığına ulaşmasıdır. Bu farkındalık olmadan da o film çıkar ancak aynı film olamaz.
                  Bütüncül bakışı genel hatlarıyla kavrayan insan sinemadaki konuya kendi benzersizliğini de katarak yaklaşıp yorumlayınca yeni tip senaryo ortaya çıkar. İşte sinemanın yüz yıllık yolculuğunda iyi diyebileceğimiz filmlerin aslında akışı doğru okumakla ilgisi bu nedenledir. Yani iyi film yapabilmiş yönetmenler ya da sinemacılar akışın şu ya da bu yönünü okuyabildikleri için o filmi yapabilmişlerdir.
Önümüzdeki zamanlar bütüncül yaklaşımın yeni nesil sinema ile buluşacağı zamanlardır. Bu yazı da manifest olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Şiir Olmak Büyük Özgürlük Be Kuzum....

Sana diyorum, sen konuşurken söylediklerinden ziyade onların arkasındaki gerçek görünüyor. Sen bunu farketmezsin, yani bilinç dü...

Tüm Yazılar

Yazı Başlıkları
Şiir Olmak Büyük Özgürlük Be Kuzum....
Sihirli Geçişlerin İzinde
FİLMİN ÖTESİ
The Grand Flowing
Sendikal Manifesto
Aile Biçimleri-Kadın-Tek Eşlilik-Aşk
TOPLUMSAL ÇEVRİMDE İKİ BÜYÜK TIKANIKLIK ve İKİ BÜYÜK DOĞUM
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-8.Bölüm İNSAN KUTSALLAŞTIRDIĞINA İNANIR
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-7.Bölüm HAVVA'NIN ELMALARI
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-6.Bölüm EFSANELER ve KUTSAL KİTAPLAR
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-5.Bölüm KURAN ve MUHAMMED PEYGAMBERİN BİLİNCİ
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-4.Bölüm TOTEM NEBULASINDAN YILDIZLAŞAN TANRILAR ve PEYGAMBERLERİ
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-3.Bölüm BİLİM ve DİN YORUM ZENGİNLİĞİ
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-2.Bölüm KUTSALLIĞIN ÇEKİRDEKALTI
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-1.Bölüm BAŞLANGIÇ
Gençarov'un Askerleri
Luwiler ve Erkenci Domestikler
Krizler ve Kerterizler...Hoşgeldiniz...
İnsanlaşma Devam Ediyor
Asıl Sorunumuz Her Alanda Çürüme
Bütüncül Manifesto
Kadın ya da Lilith'i Beklerken
İlahiyat Bilgisinin Kökeni Üzerine
Gençarov'un Askerleri
ZYKLEN UND MUSTER VON EİNEM INDİVİDUUM
Cinsel Yasaklar Çiğnenirken
Korku Anayasası
GEZİ AND THE REAL ELECTIONS…
Jiman
kaosun şartı üçtür...
SİYASETİNİZ
Medeniyet Çökerken Bilgi Yapıları
Ruhun Kökeni
Gözleyen ve Gözlenen
Çevrimler ve Birey Örüntüsü
Akışa Uyum_Doğumun üçüncü Aşaması
Moloch ve Ötesi...
Bize Siyasi Değil Hayati Program Lazım
Akışı Kavramak_Doğumun İkinci Aşaması
Akışı Görmek_Doğumun İlk Aşaması,
erkeksi ölüm...
Siyasal Fareler ve İnsanlar...
Şiddet Kullananı Vurur...
neden bazı şeyler yerine başka bazı şeyler olur
bilen ve...bilinen ve...birleşik alan ve...(video)
ustaların kişisel bütünlüğü
İnsanlaşma Tezleri
İş ve Çalışma
İnsanlaşma Çevrimine Giriş (video)
Çevrimler ve Birey
Büyük Akış (video)
düşünce...kralımız...
İnsanlaşma Çevrimi ve Yeni Aşklar...
tonal ve nagual
kelimeleri, mülkleri biriktirmek ve büyük akış...
İnsanlaşma Şöleni...
Gezi Ruhu Kişinin ve Toplumun Yeniden Doğumudur...
Yeni Nesil Tarih Sahnesine Çıkmıştır: "PUTLARA TAPMAYIN..."
İnsanlaşma Kuşağı
İnsanlaşma Yolu
Yaşam ''talep'' edilmez...
taksim,ağaçlar ve yarını bugünden kurmak
Parçalanma ve Toparlanma
tanrı parçacığı,hem hem,farkındalık ve kavramlar...
sinema anlatım dilidir...
THE MATTER IS NOT THE "WOMAN"
mesele olan kadın değil ki...
*ruhsal sorunların kökenine dair *doğa-insan,bilinçaltı-bilinç,nefis-ruh *çevrimlerin birbirini baskılaması ve kullanması
İbni Arabi,CERN,Şaman,An
bir'in yolculuğu...
7 kat bilinç-7 kat sema
yolculuk
ilk gün...
oldum sandığın şeyin esamesi
Türklerin İslamlaşması,Devletleşmesi ve Medeniyete Geçişleri
Hasan Sabbah
Lilith'den Havva'ya
Kabile