
1-Tarihi günler yaşıyoruz...
Beklenmedik gibi görünen tarihi günler bizim açımızdan ayan beyan görüldüğü halde bizim için bile bir erken doğumdur ve her erken doğum gibi birçok handikap barındırıyor. Ancak yine de son derece olumlu ve gelecek açısından büyük dersler ve umut veriyor.
2-Yeni çevrimin önü açılmıştır...
Özellikle 90 doğumlular ve hemen onların yanındaki her yaştan kadınların yarattığı tarihi bir eylemdir olup bitenler. Bir süre daha savaşlar ve devrimler çağının yöntemleri ile ilerlenecektir. Ancak bu eski yöntemleri aşma potansiyeliyle yüklüdür. Eskinin iktidar-muhalefet ikilemlerini aşarak yeni bir çevrim, yeni bir hayatın başlangıcı için yeteri moral ve insan gücünü görünür hale getirmiştir...
3-İnsanlaşma düzeyi artacaktır...
Yeni kuşaklar ve kadınları ateşleyen etkenler öncelikle sosyal-psikolojik etkenlerdir. Çünkü 1990'larla birlikte içine girdiğimiz çevrimde insan ekonomik olmaktan ziyade sosyal-psikolojik olarak varlığını sürdürmek istiyor. İsyanın gerekçeleri arasında sınıflı toplumun alışık olduğu ideolojik, etnik, sınıfsal ya da ekonomik bir neden bulamazsınız. Çünkü insan artık üretim ve tüketim sorunlarını aşmıştır. Önümüzdeki temel sorun ise üretim ve tüketimin, doğa ve insanla uyumlu hale getirilmesine dair sorunlardır. Yeni kuşaklar ve kadınlar işte bu sorunu çözmek üzere kendi tarzlarını ortaya koyacaklardır. Bu yüzden bundan sonraki asıl uğraşı sayı değil kalite arttırma uğraşı olmalıdır. Bu kalite doğa ve insanın uyumla yaşamı için atılan her adımda kendisini ortaya koyacaktır.
4-Eski çevrimlerin bayraklarını atın...
O bayrakların hepsi gerçekte eski çevrimin şurasında ya da burasında kalmış totemleri temsil ederler. Eski çevrimin çeşitli bayraklarını taşıyanlar ise ne tür bir bayrak taşıyor olursa olsun aslında sınıflı topluma dolayısıyla siyasi iktidara ''muhalefet yöntemi ile'' hizmet etmektedirler. Solu, sağı, islamcısı, laiki, sosyalisti ve daha birçok ideolojiyi ve de örgütlenmeyi temsil eden totemik bayrakları taşıyarak hareketin fiilen içinde ancak ruhen dışında kalmaktadırlar. Gençlerin ve kadınların ''biz varız ve yaşamak istiyoruz'' diyen muazzam varolma eylemine zarar vermektedirler. Varolma ve yaşama eylemini çarpıtmaya çalışırken bu bayraklar çok işine yarayacaktır sınıflı toplum sahiplerinin. Atın o bayrakları ve sadece insan olun. İnsan olmaktan başka hiç kimsenin gidecek yeri yok artık. Eski çevrimlerin simgeleri olan bu bayraklar atılmadığı sürece gençlerin ve kadınların muazzam varlık savaşına yardımcı olamazsınız, ayak bağı olursunuz.
5-Para sistemini sahipleri bile savunamaz...
Sınıflı toplum yapısını koruyup kollamaya çalışmamın beyhude bir çaba olduğunu herkes görmüştür. Hükümet, polis, medya ya da diğer sınıflı toplum leşleri diyebileceğimiz örgütlerin başındakiler kadar kıçındakiler de ağır suç işlemektedirler. İçinde kaldıkları sürece suça ortak olmaya devam edeceklerdir. Bu ve benzeri tüm leşlerin kimliklerini taşıyan, onlardan beslenen, maaş alan, talimatlarına uyan hiç kimse insan sıfatını kendine yakıştıramaz. Ya bakandır, ya başbakan, ya polis ya gazeteci ya da para sistemini koruyan herhangi bir aparat. Sınıflı toplum denen bu çöplüğün herhangi bir yerinde çöplenen hiç kimse masum olduğunu iddia edemez. Mazeretler çağı kapanmıştır.
6-İlerilerin en gerisi,gerilerin en ilerisinde başlar yeni çevrim...
Toplumsal çevrimler bir kanun olarak tam da böyle yerelliklerden start alırlar. Doğunun ve Batının sınır çizgisinde yani işte bu coğrafyada tarihin önü açılmıştır. Tıkanan tarihin önünü açacak yeni nesillerin bu coğrafyadan çıkacağını elbette biliyorduk ve bu kuşak tüm yurdu ve tüm yeryüzünü etkileyecektir. Tüm dünyayı sürprizler bekliyor bu anlamda. Herkes için olaylar anlaşılmaz bir hal aldığında toplumsal çevrim yasalarını bilenler için herşey çok açık, çok berrak bir şekilde görülür, o nedenle olayların kanuncul okuması önem kazanır. Çevrim kanunlarını bilerek uyum yapanlar ise yeni çevrimin parıltıları olacaktır, bunlar daha çok yeni kuşaklar ve kadınlardır.
7-Hayat dönüşümdür ve herşey mümkündür...
Enerji maddeye, madde canlılığa nasıl dönüştüyse, canlılıktan da insan toplumu çıktı. İşte insan o günden beri bu dönüşümün içinde sürekli insanlaşıyor. İlkel toplum ve sınıflı toplumdan sonra insanlaşma serüveni yeni bir çevrimle yoluna devam ediyor. Sınıflı toplumun cenazesini kaldırmak için çağrı yapan yeni kuşaklara ve kadınlara el uzatmalıyız. İnsanlaşma şölenine davet ediliyorsunuz, alın kendinizi ve gelin.
Çoşkun seller gibi akan güzelbir yazı eline sağlık kardeşim.
YanıtlaSil