
Tarihin tıkandığı belli dönemler olur. Böyle dönemlerde yeni bir nesil ortaya çıkar ve tarihin düğümünü çözer. Elbette her yeni kuşağın insanlığa katkısı olur. Ancak bazı kuşaklar tarihin tıkandığı zamanlarda ortaya çıkarlar ve pat diye çözerler. Bu tüm doğal ve toplumsal çevrimlerin içinde gözlenen bir kanundur. Çevrim kanunları ise devlet kanunlarına benzemez. İktidar ya da muhalefet dinlemez, her bayrağın foyasını er geç ortaya çıkarır.
1730- LALE DEVRİNE SON VEREN KUŞAK,
Resmi tarihin anlatmakla bitiremediği bu dönem halk için acı ve ızdırapla doludur. Halk, ağır vergi yüküyle ezilirken Osmanlı saray sınıfının rahat bir yasam sürdürmesi, halkı yok saymaları neredeyse tamamı yeniçeri ve derviş olan genç bir neslin ayaklanmasıyla son bulmuştur. Patrona Halil isimli bir yeniçeri liderliğinde isyan sonucu Damat ibrahim Pasa öldürülür. Padisah III. Ahmet tahttan indirilir, yerine I. Mahmut getirilir.
Görüldüğü gibi isyanın sebebi halkın yok sayılmasıdır. İsyanın temel aracı ise şiddettir. Daha sonrasında sarayın kullandığı yöntem de şiddet olmuştur. Hatta Osmanlıyı osmanlı yapan yeniçerileri diri diri gömmüştür saray. Ve hatta yeniçerilere öylesine dizginsiz bir öfke duyar ki saray bir tek yeniçerinin merazını bugün bile bulmak çok zordur. Mezar taşlarına varıncaya kadar yakar yıkar. Bugün Tayyipin (dolayısıyla iktidar sahiplerinin) öfkesinin kökleri buralara ve daha da derinlere gitmektedir. Onları yükseltmesini de alaşağı etmesini de bilen yeniçeri kardeşlerimizi bu vesile ile rahmetle anıyoruz.
1839-TANZİMAT GELİŞİMİNİ SAĞLAYAN KUŞAK,
Modernizm öncesi antik imparatorlukların çöküşünün hızlandığı bir döneme denk gelir. Fransız devrimi felsefesini benimseyen yeni nesillerin aşağıdan zorlamasıyla kabul edilmiştir. Aşağıdan gelen bu zorlamayı ise Osmanlı saray sınıfı kendi ömrünü uzatmak için kullanılabilecek bir enerjiye dönüştürmeyi başarmıştır. Halka sınırlı bazı haklar ve özgürlükler verilmiş ve bazı reformlar yapılarak ölen imparatorluğun ömrü uzatılmıştır. Şiddetten ziyade ikna yönteminin kullanıldığı bir reform dönemidir diyebiliriz. Şiddetin doğrudan kullanılmamasının nedeni ise aşağıdan gelen isteklerin devletin ömrünü uzatmak için kullanılabilir olduğunun keşfedilmesidir.
1876-MEŞRUTİYET GELİŞİMİNİ SAĞLAYAN KUŞAK,
Padişah yetkilerinin sınırlandırıldığı ve ilk anayasanın ortaya çıktığı dönemdir. Tarihte ilk kez haklara ve özgürlükler anayasayla güvenceye kavuşmuştur. Jön türkler olarak bilinen kuşağın zihinsel evrimde ulaştığı bu özgürlükler fikrinin doğrudan yansımasıdır. Ancak yine Osmanlının ömrünü uzatmaya yaramıştır bu reformlar da. Görüldüğü gibi bir kuşağın bağımsız bir şekilde fikrini ve eylemini ortaya koyamadığı tarihsel dönemlerdir. Yeni neslin ortaya koyduğu tüm enerji mevcut düzenin devamına kanalize edilebilmektedir. Osmanlı bu konuda son derece maharetlidir, osmanlı da oyun bitmez, deyiminin gerçekliğini buralarda da görebilmek mümkündür.
1923-CUMHURİYETİ GELİŞTİREN KUŞAK,
Emperyalist savaş ve işgale karşı canla başla direnen bir nesildir. Savaşın bitimiyle paylaşılan memleketin her yerinde çeteler kurarak milli kuvvalar oluşturarak silahlı direniş başlatan bir kuşaktır. Mustafa Kemal bu kendiliğinden direnişi siyasi ve askeri yeteneğiyle merkezileştirmiştir. Milli devlet, milli piyasa ilkeleri ile de ulus devlet ve modernleşme sağlanabilmiştir. Ancak kurulan devlet kendi eliyle bir milli burjuvazi yaratmış dayandığı kuşağı kendine malzeme yapmaktan geri durmamıştır. Bu kuşak işgale karşı savaşırken Vehbi Koç gibi yeni yetme burjuvalar milletin çatı kiremitlerini bedavaya toplayıp ilk TBMM'ye fahiş fiyatla satabilmiştir. Tabi yeni devlet sınıfı bu hür teşebbüsü alkışlamaktan geri durmamıştır. Yeni burjuvazi devletin koruyup kollamasıyla kucağında oturup yedikçe yemiş ve günü geldiğinde altındaki devleti bile ezmiştir. En son ezdiği parça ise Ergenekon denilen derin devletin bir bölümü olmuştur. Diğer yandan cumhuriyet fikrini herşeyiyle destekleyen yeni nesiller modernleşme adına baskı altına alınarak sindirilmiştir.
1968-BARIŞ ve ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİ GELİŞTİREN KUŞAK,

2013-İNSANLAŞMA ÇEVRİMİNE GİRİŞİ SAĞLAYAN KUŞAK,
Günümüzde de tarih tıkanmıştır ve yine gelişiyle tarihi değiştiren bir kuşak vardır. 1990 larla tek piyasa haline gelen bir dünyada doğmuştur bu kuşak. Her hangi bir ideolojiye ya da sabit fikirlere sahip değillerdir. Siyaset, demokrasi vb sınıflı toplumun illizyonlarını hemen tanırlar ve uzaklaşırlar. Doğa ve insanın en temel dinamiklerini taşırlar. İktidar ve muhalefetin bir parçası olmak istemezler. Bunların üzerinde bir insan kalitesi ararlar. O yüzden hiçbir bayrağı kendilerine yakın görmezler. İnsanlığın yaşadığı önceki çevrimlerin bilgisi, kültürü, alışkanlıkları onları ırgalamaz. Onlar doğal olarak bir komündürler. Organize olmadan anlaşabilirler. Şiddet, yalan, korkutma gibi eski püskü yöntemlerin hiçbiri onların kılına bile dokunamaz. Bunlar ancak bayrak taşıyanlara uygulanabilir yöntemlerdir, onların ise bayrağa ihtiyacı yoktur. Yeni kuşağın yolu insanlaşma yoludur sadece. Hiçbir bayrağa sığmaz, onlara gerçekten yardım etmek isteyen elindeki bayrağı bırakmalıdır öncelikle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder