30 Mart 2013

Parçalanma ve Toparlanma


kişinin parçalanması

parçalanamaz sanılan atom nasıl parçalanınca ortaya nükleer enerji çıkarsa, kişinin parçalanması da toparlanması da nükleer enerjiye benzer enerjiler çıkarır ortaya. Atom çekirdeğini bir arada tutan güçlü nükleer kuvvet çekirdeğin parçalanması ile birlikte açığa çıkar. bu enerji ile ister bomba yaparsın, istersen yararlı bir amaç için de kullanabilirsin. insan, tüm çevrim boyunca (doğal ve toplumsal çevrimler) ilerlerken eskiyi bastırıp yeniyi oluşturur. doğadan çıkarak insanlaşma yoluna girdikçe temelde baskı altına alınan hayvansal içgüdüler olur. hayvan beynine yasak konulur,içgüdüler dizginlenir,kontrol altına alınır. işte bilinçaltı dediğimiz, bizim doğadan çıkarken baskı altına aldıklarımızdır. bilinç ise insanlaştıkça gelişir. bilinçaltı-bilinç zıtlığı ve birliği şeklinde her beyinde temel bir yapı olarak vardır. bilinçaltı daha çok doğal geçmişimizin, bilinç ise toplumsal geçmişimizin özetidir. bilinç-bilinçaltı zıtlığının bir diğer adı da daha sonra kutsallık kazanacak ruh'tur. tek tanrılı dinler bunu nefis olarak tanımlarlar ki doğrudur. 


bizim kişinin parçalanması dediğimiz süreçte de nasıl ki atom çekirdeğini bir arada tutan güçlü nükleer kuvvet artık o parçacıkları bir arada tutamaz hale gelirse kişiyi de birleşik halde tutan bilinç-bilinçaltı birliği dengesizleşir, dağılır, hatta örneklerini sıkça gördüğümüz ölümlere kadar götürür. 

parçalanma ile birlikte, doğa ve toplum çevrimlerinde bastırılmış ne varsa onlar açığa çıkar. bastırılmış,yasaklanmış olanlar kişide açlık hissi yaratır ve kişi bu açlıklarını doyurmak ister. 

açlıklarımız

kişi açlıklarını iki yoldan giderebilir. açlıklarını (cinsellik, mülkiyet, şan şöhret, eğlence, yücelim, doğa vs vs ) ya bizzat deneyimleyerek giderir, ya da tüm bu olup bitenin anlamını görerek, bilerek ve bildiğine uyum yaparak giderir. bu bilgi ise büyük patlamadan günümüze tüm çevrimin bilgisi demektir.

parçalanma esnasında, kişi açlıklarını gidermek için, içinde bulunduğu sınıflı toplumun sunduğu seçeneklere yönelir . açlıklarını giderebileceği yerlerle temas kurmak için üretim ve tüketim döngüsüne girer. ancak bu açlıkların bir özelliği var ki onu hep daha fazla üretmeye ve tüketmeye şartlandırır. parçalanma sürecinde olduğunu bilmeyen kişi, açlığını giderdiğini zannederken daha fazlasını ister hale gelir bir nevi. yedikçe acıktıran bir meyve gibidir. ne kadar yersen o kadar açlık hissi yaratır. sonuçta parçalanma sürecindeki kişi, yaşadığı ve memnun olmadığı topluma taze kan verir. ironik bir durumdur, hem bu sınıflı toplumu sevmez, ondan nefret eder hem de bu toplumun açlık doyurma piyasalarında açlıklarını giderebileceği mal ve hizmetleri kovalar durur. nafile bir uğraş olması bakımından hemen son verilmelidir. bu ilk aşama ailelerin, sevgilerin, birlikteliklerin dağıldığı ,mal, mülk, şan, şöhret, eğlence, uyuşturucu vs peşinde doludizgin koşan kişinin param parça olduğu bir süreçtir. bilinçaltında ne varsa onu yaşamak üzere canlı bir bomba gibi doğayı ve insanı yok etmek istercesine hareket eder.

kişinin toparlanması

ne zaman ki bilinçaltı boşalır işte orada kalır, artık bu süreç bitmiştir. kişi bu süreci ya deneyerek yani bizzat yaşayarak geçmiştir ya da ve tabi şansı da varsa belli bir dengeye ulaşarak geçer. işte bundan sonra toparlanma başlar. elbette bu geçiş tren vagonları gibi ard arda bir geçiş değildir. parçalanma ve toparlanma, birbirinin içine geçmiş karşılıklı bir etkileşim sürecidir. eğer bilinçaltı kişiyi peşine takıp tüm karakterini paçavraya çevirmemişse kişi bu noktadan sonra toparlanmaya başlar. bu noktada da yani toparlanma sürecinde de yine ortaya nükleer enerji misali bir enerji ortaya çıkar. kişi toparlandıkça kendine ve yaşadığı sınıflı topluma müdahale etme yeteneği ve gücü kazanır. artık kişi gücünün tarih sahnesine çıkması için önünde hiçbir engel yoktur. 

kişi tüm bu süreç içinde tarihte yaşanmış tüm toplum biçimlerinin kişide bıraktığı açıkları ve açlıkları yaşamak ister. eksik bir yaşantı bırakmaz, yapılması gereken tüm şuursuzlukları yapmak konusunda son derece isteklidir. insan toplumunun bugüne dek yaşadıkları, bu kez kişilerde yaşanarak yeniden öğütülüp bilinç düzeyine çıkarılır. toplumların yaşadığı hemen tüm acı ve ızdıraplar bir kişide yaşanmak üzere sıraya girerler. yaşanmamış hiçbir şey bırakmamacasına hızla ve tekrar tekrar yaşanır. kişinin bu çevrimlerini gözleyerek ; doğal çevrimini, yarattığı toplumunu, sosyal sınıflarını ve kişisel özelliklerini daha iyi anlayabiliriz. doğal ve toplumsal çevrimleri birbiriyle etkileşim halinde kavrayan kişi ise kendine ve tüm çevrime doğru müdahalelerde bulunur. aksi halde bu toplum kişiyi bedensel ve ruhsal olarak hasta eder.

kişi gücüne ulaşma

ruhsal hastalıklar dediğimiz beyin performanslarının temelinden bozulması durumunda da aynı süreç işler. psikolojik hastalıklarda teşhiş ve tedavi sürecindeki işleyişin bedensel hastalıklardan önemli bir farkı vardır. bu işleyiş, bir tür bağımlılık yaratır. hasta psikologuna, psikiyatristine, kimyasal ilaçlarına bağımlı hale gelir-getirilir genellikle. psikotrop ilaçları üretenler ayrı, kime ne kadar doz verileceğini belirleyenler ayrı, bunları dağıtanlar ayrı bir şebeke şeklinde işlerler. uyuşturucu piyasalarının işleyişi ile ilaç piyasasının işleyişi hemen hemen aynıdır. batıda ve bizde aklı başında birçok insanın bu yapıya ''prozac toplumu'' adını yakıştırması son derece makul görünüyor. 

gerçek teşhis ve tedaviyi uygulayabilmek için beynin doğal ve toplumsal çevrimle şekillendiğini bilmek gerekir. bu da yetmez doğal ve toplumsal çevrimin nereden gelip nereye gittiğinin bilgisine de sahip olarak o kişinin sınıflı toplumu aşan yeni bir yaşam biçimiyle hayatına devam etmesini sağlamak gerekir. çünkü kişiyi, sınıflı toplumun temel önermesi krize sokar; daha fazla üretmelisin, daha fazla tüketmelisin. işte bu önerme sınıflı toplumun tüm yapı taşlarınca kişiye doğumundan itibaren işlenir. evde, sokakta, okulda, medyada, adına kariyer dediği işinde ve her yerde. oysa bu önermenin kendisi hasta eder kişiyi. o yüzden bu önermeyi temelden reddetmeli ve sınıflı toplumdan olabildiğince uzak yaşam biçimlerini denemelidir. ruhsal hastalıkların kökenine dair başka bir analize ihtiyaç yok bizce. ruhsal dengenin artarak bozulması, yaşam koçluğu, kişisel gelişim gibi alanları çok geniş piyasalar haline getirmiştir. batı'da 68'lerden beri var olan ve hiçbir derde çare olmayan bu piyasalar bizde yeni yeni oluşuyor ve bu yüzden ilgi de fazla olmaktadır. yoksa bir derde çare olduklarından değil elbette. ülkemizde bu piyasaların batıdakinden daha kısa sürede ve hızla temelsizliği anlaşılacaktır. 

uyum

artık bilginin kendisine sahip olmak ise dönüşüm için yeterli olmuyor. sınıflı toplumun hangi kurma kolu olursa olsun, ne bilirse bilsin bu bilgiye uyum geliştiremiyorsa o bilgi onun için yüktür artık. işte bu yüzden artık herkes kendisinin peygamberi olmak durumuyla yüzyüzedir. ya da herkes kendisinin lideri, öğretmeni olmakla yüzyüzedir. bilgi ve bilgiye uyum konusunda sadece yardım alınabilir, öğretmenlik ya da liderliğin hiçbir işlevi kalmamıştır. o çağ kapandı, ancak kafasında hala eski çevrimleri yaşayanlar için geçerli olabilir. 

diğer yandan hayatın ritminin sürekli arttığını biliyoruz. hızı arttıran teknik ve üretim temelli toplum yapısıdır. doğadan ilk çıkıştaki hali sıfır kabul edersek ilkel hayatın ritmi en fazla on kattır. antik toplumda bu hız yüz misline , modern sınıflı toplumla beraber bin misline ulaşmış durumdadır. yeni toplumun ritmi ise ''yeni sıfır''a ihtiyaç duyar.

artık herşeyin bambaşka olduğu hiçbir zamana benzemeyen bir çağa girmiş bulunuyoruz. dikkat edilirse bilgi her yerde var. şu anlattıklarımı bile düşünen her beyin şöyle ya da böyle kendi kendine de çözebilir. ancak önemli olan, dönüşümü sağlayan ise bilgiye uyum yapmaktır artık. işte bu konuda ciddi bir yoğunlaşma ve farkındalık gerekiyor. yeniden doğumdur bu, sınıflı toplumun hurda çöplüğü gibi değerleriyle, örgütleriyle, ideolojileriyle, kariyerleriyle, uzmanlıklarıyla, eğitimiyle, bilimiyle, ekonomisiyle,siyasetiyle, sanatıyla çöküşe geçtiği bir zamandır. çöküşün altında kalmamak için her beyin kendi doğumunu yakından izlemelidir....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Şiir Olmak Büyük Özgürlük Be Kuzum....

Sana diyorum, sen konuşurken söylediklerinden ziyade onların arkasındaki gerçek görünüyor. Sen bunu farketmezsin, yani bilinç dü...

Tüm Yazılar

Yazı Başlıkları
Şiir Olmak Büyük Özgürlük Be Kuzum....
Sihirli Geçişlerin İzinde
FİLMİN ÖTESİ
The Grand Flowing
Sendikal Manifesto
Aile Biçimleri-Kadın-Tek Eşlilik-Aşk
TOPLUMSAL ÇEVRİMDE İKİ BÜYÜK TIKANIKLIK ve İKİ BÜYÜK DOĞUM
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-8.Bölüm İNSAN KUTSALLAŞTIRDIĞINA İNANIR
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-7.Bölüm HAVVA'NIN ELMALARI
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-6.Bölüm EFSANELER ve KUTSAL KİTAPLAR
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-5.Bölüm KURAN ve MUHAMMED PEYGAMBERİN BİLİNCİ
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-4.Bölüm TOTEM NEBULASINDAN YILDIZLAŞAN TANRILAR ve PEYGAMBERLERİ
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-3.Bölüm BİLİM ve DİN YORUM ZENGİNLİĞİ
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-2.Bölüm KUTSALLIĞIN ÇEKİRDEKALTI
Kutsallık Çevrimi ve Geleceğin Tinselliği-1.Bölüm BAŞLANGIÇ
Gençarov'un Askerleri
Luwiler ve Erkenci Domestikler
Krizler ve Kerterizler...Hoşgeldiniz...
İnsanlaşma Devam Ediyor
Asıl Sorunumuz Her Alanda Çürüme
Bütüncül Manifesto
Kadın ya da Lilith'i Beklerken
İlahiyat Bilgisinin Kökeni Üzerine
Gençarov'un Askerleri
ZYKLEN UND MUSTER VON EİNEM INDİVİDUUM
Cinsel Yasaklar Çiğnenirken
Korku Anayasası
GEZİ AND THE REAL ELECTIONS…
Jiman
kaosun şartı üçtür...
SİYASETİNİZ
Medeniyet Çökerken Bilgi Yapıları
Ruhun Kökeni
Gözleyen ve Gözlenen
Çevrimler ve Birey Örüntüsü
Akışa Uyum_Doğumun üçüncü Aşaması
Moloch ve Ötesi...
Bize Siyasi Değil Hayati Program Lazım
Akışı Kavramak_Doğumun İkinci Aşaması
Akışı Görmek_Doğumun İlk Aşaması,
erkeksi ölüm...
Siyasal Fareler ve İnsanlar...
Şiddet Kullananı Vurur...
neden bazı şeyler yerine başka bazı şeyler olur
bilen ve...bilinen ve...birleşik alan ve...(video)
ustaların kişisel bütünlüğü
İnsanlaşma Tezleri
İş ve Çalışma
İnsanlaşma Çevrimine Giriş (video)
Çevrimler ve Birey
Büyük Akış (video)
düşünce...kralımız...
İnsanlaşma Çevrimi ve Yeni Aşklar...
tonal ve nagual
kelimeleri, mülkleri biriktirmek ve büyük akış...
İnsanlaşma Şöleni...
Gezi Ruhu Kişinin ve Toplumun Yeniden Doğumudur...
Yeni Nesil Tarih Sahnesine Çıkmıştır: "PUTLARA TAPMAYIN..."
İnsanlaşma Kuşağı
İnsanlaşma Yolu
Yaşam ''talep'' edilmez...
taksim,ağaçlar ve yarını bugünden kurmak
Parçalanma ve Toparlanma
tanrı parçacığı,hem hem,farkındalık ve kavramlar...
sinema anlatım dilidir...
THE MATTER IS NOT THE "WOMAN"
mesele olan kadın değil ki...
*ruhsal sorunların kökenine dair *doğa-insan,bilinçaltı-bilinç,nefis-ruh *çevrimlerin birbirini baskılaması ve kullanması
İbni Arabi,CERN,Şaman,An
bir'in yolculuğu...
7 kat bilinç-7 kat sema
yolculuk
ilk gün...
oldum sandığın şeyin esamesi
Türklerin İslamlaşması,Devletleşmesi ve Medeniyete Geçişleri
Hasan Sabbah
Lilith'den Havva'ya
Kabile