mesele kadını bir mesele olarak gören zihniyetin kendisidir. bu zihniyet on bin yıldır devam ediyor. son birkaç yüzyıldır da sanki tüm sorunlarını çözmüş de bir kadın kalmış gibi onu çözmeye uğraşıyor. onun adına düşünüyor, yazıyor, çiziyor, akademiler kuruyor, kadın bakanlıkları icat ediyor aklınca. ama nafile, geldiğimiz nokta belli.
geldiğimiz nokta her türden saçmalığın yapıldığı ve de göklere çıkarıldığı bir ortam oldu. savaşlar, yıkımlar,depresyonlardan geçilmeyen bir yeryüzüdür geldiğimiz son nokta. hiçbir şeyin gerçeği yoktur neredeyse her şey orijinalinden o kadar uzaklaşmıştır ki tanınmaz haldedir. yaşamak için ihtiyaçlarını gidermenin son şekli şemali bussines olmuştur. gel de bu bussines arkadaşa anlat şimdi, bak kardeş on bin yıl önce sen sürüyü evcilleştirince kendini bi halt sanıp kadını eve kapatmıştınya hani, işte ondan sonra ne sen erkek olabildin ne de o kadın ve onu eve kapatarak yarattığın toplum rezalet. artık hiç çekilmiyor. sen de erkek olmaktan çıktın erkeksi bişey oldun. erkek değil erkeksi bişey bu ve gerçek erkeğin yerini tutmuyor. böyle yaparak şimdiki kadında lilith'den hiçbir tat bırakmadın. onu toplum hayatından kovdun resmen, eve kapanıp kuluçkaya yatmasını sağladın, böylece gerçek zihinsel kapasitesini kullanmasının da önünü kestin ama bu vizyonun artık sökmüyor farkında mısın? son zamanlarda içinde ''vizyon'' kelimesi geçmeyen konuşmalara pek itibar etmediğin için bu kelimeyi kullanıyorum. yoksa o kelime bana ait değil biz ona görüş diyoruz,bakış diyoruz ve öyle anlaşıyoruz. evet sevgili
bussines bunu sen yaptın. üç beş koyun evcilleştirip, beş on fabrika kurarak eve kapattın onu. onbin yıl önce eve kapattığın kadının adı lilith iken ne yaptın ne ettin adını bile aldın ondan havva yaptın. güya işlerini kolaylaştırmak için bir ton şey icat ettin, çamaşır makinesinden bilmem çıkmayan rujlara kadar. bunların hiçbiri ilgisini çekti mi, hayır. ''hımm ne güzel şeyler yapmışsın sen öyle aferin ademcim'' deyip seni birçok alet edevat,iş malzemesi koymaya uygun birçok cebi olan giysilerini sana giydirip dokuz-altı yollarına yolcu etti. yolcu ederken tektip kravatını düzeltmesini övünç kaynağı saydın. ama onu hiç görmedin. onu hayatından kovdun ve o da kendine o kadar özel bir dünya yarattı ki sen o dünyanın yanından bile geçemiyorsun.
bussines bunu sen yaptın. üç beş koyun evcilleştirip, beş on fabrika kurarak eve kapattın onu. onbin yıl önce eve kapattığın kadının adı lilith iken ne yaptın ne ettin adını bile aldın ondan havva yaptın. güya işlerini kolaylaştırmak için bir ton şey icat ettin, çamaşır makinesinden bilmem çıkmayan rujlara kadar. bunların hiçbiri ilgisini çekti mi, hayır. ''hımm ne güzel şeyler yapmışsın sen öyle aferin ademcim'' deyip seni birçok alet edevat,iş malzemesi koymaya uygun birçok cebi olan giysilerini sana giydirip dokuz-altı yollarına yolcu etti. yolcu ederken tektip kravatını düzeltmesini övünç kaynağı saydın. ama onu hiç görmedin. onu hayatından kovdun ve o da kendine o kadar özel bir dünya yarattı ki sen o dünyanın yanından bile geçemiyorsun.
işte sevgili ''erkeksi bussines insanı'' sen bunu görmüyorsun. on bin yıldır bir taraftan tek eşliliği hukuk haline getirmeye çalıştın ama kendi koyduğun kurala kendin uymadın. kadınları alıp sattın, her yerde fuhuş yaptın, kutsal saydığın evlilik yatağında bile. üstelik kutsal evlilik yalanlarını da bir taraftan dinlerle, eğitimle filan insanların kafasına sokup acayip bir erkeksi kültür yaratarak insanları depresyonlara soktun. yani sevgili bussines yolun sonuna geldin artık. o eve kapattığın kadın her hangi bir bahaneyle dışarı çıkmak ve kendi özgür bağımsız ilişkilerini kurmak istiyor.
aslında bu özgürlük vs gibi kavamlar da senin kavramların ama şimdilik bunları kullanıyorum. neyse yani güzel kardeşim bussines, kadınlar da artık bu senin on bin yıldır oynadığın oyuncaklarla oynamak istiyor,para pul mal mülk ticari ilişkiler vs. aslına bakarsan onun bu isteği on bin yılın bastırılmışlığından kaynaklanıyor, ama asıl istediği şey erkeksi bir toplum değil. gerçekten erkek olabilmiş ne yaptığını bilen insanlarla keyfli bir şekilde yaşamak istiyor. hepsi bu. ama senin yanında rahat değil ve bunu biliyor, artık ifade bile ediyor. hatta bazen ölümleri bile göze alabiliyor. senin saçma sapan dünyandan çıkabilmek için misal intihar ediyor. bir çıkış bulamayanlar ise bussines işlevlerini sürekli yerine getirebilmeni sağlamak ve seni çekip çevirmeyi daha kolay hale getirmek için zaman zaman vajinasını kullanmana izin veriyor. yani aslında kadın kendini baskı altında filan hissetmiyor çünkü esasında sen onun dünyasında hakkaten yoksun. hepsi bu. bazı zeki ve eğitimli olanlar ise ancak senin gibi olarak, erkeksileşerek senin o saçma oyununa katılıyor ve yok oluyor. ama artık bitti. neden mi, şimdi ona bakalım.
artık yeni bir tür erkek cinsi var. ve her geçen gün hem sayısı hem kalitesi artıyor, onu ilk farkeden kadınlara ne mutlu diyorum. kadınlara ne yapacaklarını söylemek tabi bana düşmez ama ben yine de bildiğim bazı şeylerden söz ederek acaba birilerinin kafasında bazı ışıkları yakabilir miyim diye düşünüyorum. ve hemen konuya giriyorum. bu yeni tip arkadaşın da kafası tam olarak bu konuda berrak değil. ama yine de bazı davranışlarından onun bu türe girip girmediğini anlayabiliyoruz. örneğin bu adamın parayla, pulla, iktidarla filan hiç işi olmuyor. onun ilgilendiği tek şey aralarındaki ilişkinin rengi ne olursa olsun etrafındaki yanındaki yöresindeki tüm kadınlara olabildiğince ilgili ve hoşgörülü ilişkiler kurmaktır. kadının kendini iyi hissetmesi için ne gerekirse yapıyor. ve açıkçası bunda hiçbir sınır tanımıyor. kadının hep yanında duruyor ve ona yaptığı her şeyde yardımcı oluyor. kadına asla ve asla hiçbir şey dikte etmeye çalışmıyor ama düşüncesini de açık ve net olarak ortaya koymaktan çekinmiyor. üstelik bu fikirlerini ''bak birşeyler biliyorum ben'' havasına girmeden ona bir üstünlük taslamadan bir tür danışman gibi ve nazikçe ortaya koyuyor. ''erkeksi'' davranışları yoktur, doğrudan erkeğin ta kendisidir. onu sevdiğinizi de anlar sevmediğinizi de anlar ve sadece sevdiği için o kadınla birlikte olur. onun dışında hiçbir cinsellik onu tatmin etmez. sevgisiz bir kadınla birlikte olmaktansa yıllarca yalnız yaşamayı daha uygun görür örneğin. on bin yıldır erkeksilerin kadına layık gördüğü cehennemden çıkış üzerine vaazlar vermez. bunu bizzat o an yapar ve bu ediminin ardındaki bilimsel ve bir o kadar inanç dolu bilincin varlığını kadının bizzat kendisi görsün ister, onun gözüne sokmaz. kadının kendi kararlarını aldığını ve onlara sonsuz saygı göstermesi gerektiğini bilir. kadın onun yanında kuş gibi hafifler, herhangi bir yasak, günah, ayıp, yanlış kalmaz çok rahattır. çift olmak için uğraşmaz bir olmak için uğraşır ve bu uğraşı kendiliğinden bir uğraştır. istemeden istemek gibi, çünkü istemeden istemek gibi güçlü bir niyet ustalığı henüz keşfedilmedi.
yani sevgili bussines kardeşim, işler biraz değişti ama sen ve tüm toplum bunu henüz kavrayabilecek durumda değilsiniz. çünkü işlerinizle o kadar meşgulsünüz ki, kimseleri durup dinlemeye zamanınız yok. öyle ya, vakit nakittir. ama gel gör ki zaman diye birşey yok işte bir taraftan da bunu sana nasıl anlatmalı bilmiyorum. ama şunu çok iyi biliyorum ki kadın mesele filan değil. asıl mesele siz ve kurduğunuz bu ''erkeksi toplum yapısı''.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder